Osmanlı sultanları, devlet adamları, zenginler ve hayır sahipleri hayır işlerinde benzeri görülmemiş bir hassasiyet ve gayret göstermişlerdir.Bugün bile hayretle karşılanabilecek derecede hizmetleri yürütücek müesseseler kurmuşlardır.
Yardımlaşma İslam devletlerinde hemen hemen her devirde titizlikle yürütülmüştür.Fakat Osmanlı devrinde çok daha hassasiyet kazanmıştır.Zengin hayır ve hasenatını yaparken, kimseyi rencide etmeden yapar, fakir de ihtiyacını görürken fazlasına tevessül etmezdi.Her gün muntazam olarak fakir ve fukaraya harçlık dağıtan, her türlü ihtiyaçlarını temin eden vakıfların yanında bir de camilerin ve bazı vakıf binalarının belirli yerlerinde, pencere altlarında, duvar oyuklarında keselikler olurdu.Bizzat para konularak hayır yapılan bu keseliklerden başka bir de sadaka taşları vardır.Sadaka taşları genelde cami avlularında, bazı tekkelerin bahçelerinde, vakıf binalarında ve fakir semtlerinde olurdu.20-40 santim kadar çapı olan taşların boyu bir buçuk-iki metre kadar olup, baş kısımlarında küçük bir oyuk bulunurdu.Bu oyuklara zengin ve hayır sahipleri kimsenin göremeyeceği zamanlarda, ya sabah çok erken saatte, ya da akşam karanlığında para bırakırlardı Fakir de buradan ihtiyacı kadar olan parayı alır, gerisine dokunmazdı.Sadakayı verende, alanda birbirini görmezdi.Günümüzde çok azı ayakta kalabilen bu sadaka taşlarından birisi Üsküdar'da Doğancılar caddesi üzerinde, İmrahor Cami yanındadır.Taşın bulunduğu yer restore edilmiş, etrafı renkli taşlarla süslenmiş ve koruma altına alınmıştır.Acaba bugün, buraya para bırakan zengin ve hayır sahibi, oradan ihtiyacı kadar olanı alacak fakir var mıdır? Burası bilinmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder