Osmanlı'nın idaresinde sömürgecilik mefhumu yoktur. Devletin son gününe kadar olmamıştır da. Sömürgeci, bir başka milleti askeri işgal altına alan, ekonomik bakımdan sömüren ve bu sömürüyü devam ettirmek için o milletin manevi ve kültür dünyasını da yok etmek isteyen işgalci demektir.
Başka milletler Cezayir, Filistin, Vietnam, Tayland, Kamboçya, Hong Kong ve bazı başka ülkelerde ekonomik sömürü bir tarafa, o milletlerin tarih arşivlerini bile zaptetmişlerdir.
Fransızlar, Cezayir Milli Arşivi'ni beraberlerinde götürmüşlerdir ve hala iade etmemişlerdir. Dillerini mecburi kılmışlardır, köklerini unutsunlar diye...
Osmanlı 500 senelik fütuhat devrinde fethettiği ülke insanlarının dillerine, dinlerine ve geleneklerine hiç ama hiç karışmamıştır.
Osmanlı onların dillerini öğrenmiştir, ama fethettiği yerlerdeki milletlerin lisanlarını değiştirmeye kalkmamıştır.
Osmanlı, Anadolu'nun iktisadi gücünü Avrupa'ya, Arabistan'a ve Afrika kıtalarına yatırmış ve kendini feda etmiştir.
Tarihçi Malet "Orta Çağ" isimli eserinde. "Osmanlı fütuhatı zamanında bir Sırp, Bulgar ver Yunan hükümetleri olmamıştır; ama Türkler o milletlerin sosyal varlıklarına hiç dokunmadıkları içindir ki, bağımsızlıklarını kazanınca onlar kolayca milli devlet haline gelebilmişlerdir." diye yazar.
Ne var ki biz kendi tarihi azametimizi yabancılardan öğrenmeye abone olduktan sonra ve milli tarih tembelliğimiz de bu hayata eklenince, tarihi inkar ederek onların haksız suçlamalarını hakikat olarak kabullenmişizdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder