28 Mart 2015 Cumartesi

Osmanlılar Fethettikleri Yerlerin Dilini ve Dinini Neden Değiştirmedi?

Bir toplumun dilini zorla değiştirip onlara başka bir lisanı dayatmak zulümdür. Osmanlı Devleti böyle bir şeye teşebbüs etmemiştir. Fakat ne olmuştur. Farklı ırklara mensup insanlar herhangi bir zorlama olmadan, zamanla Türkçeyi öğrenmişlerdi, kendi dillerini de muhafaza etmişlerdir. Türk unsurunun yaşadığı yerlerde, Arap coğrafyasından Macaristan'a kadar birçok bölgede Türk dilinin etkisini görmek mümkündür. Bugün Mısır'a gittiğinizde halkın lisanında yüzlerce Türkçe kelimenin yaşadığını görebilirsiniz.
Din tarafına gelince, Osmanlı Devleti yaptığı seferleri "İ'la-yı kelimetullah", yani Allah'ın dinini yaymak için yapmıştır ve İslam dinini de çok güzel bir şekilde yaymıştır. Fakat dinde zorlama yoktur. Osmanlılar kimseyi, hiçbir kavmi, topluluğu zorla Müslüman yapmamışlardır. Osmanlı adaleti, Müslümanların temiz ahlak ve davranışları gayrimüslimlerin de zamanla İslam'la şereflenmesine vesile olmuştur. Bugün Arnavutluk'ta, Bosna'da, Kosova'da vs. birçok yerdeki Müslümanlar bunun delilidir. Osmanlı tarih kaynakları ve Osmanlı Arşivi'ndeki vesikalar bize, yüz binlerce gayrimüslimin İslam'la şereflendiğini göstermektedir. Bu sadece Balkanlar için sınırlı değil, bilhassa Afrika ve Ortadoğu'da 400 yıl kalan Osmanlı Devleti değil de başka bir devlet olsaydı belki Müslüman ülkelerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az olurdu.
Eserlere gelince sadece Balkanlar'ı incelerseniz Osmanlı'nın binlerce eserini görürsünüz. Üç kıtada hükmettiği toprakların Osmanlılar, medeniyet eserleriyle adeta süslemişlerdir. Sömürmediği içindir ki, yüzyıllarca insanlar buralarda huzur içinde yaşamışlardır.
Bugün bazı dillerin yaygın olmasının sebebi, bu dilin yayıcısı devletlerin insanlığa hizmet ve medeniyet götürme gayesiyle olmayıp, tamamen sömürme ve zenginlikleri kendileri için kullanabilme gayesiyle olmayıp, tamamen sömürme ve zenginlikleri kendileri için kullanabilme gayesi içindir.
Bu devletler, gittikleri yerlerde sömürgeci bir zihniyet ile hareket etmişler, üstüne çöreklendikleri toprakların sadece tabii zenginliklerini sonuna kadar sömürmekle kalmamışlar, bu topraklar üzerinde yaşayan yerli halkın dilini ve dinini de bu devletlerin hareket ve düşünce tarzı tamamen biribirinden farklıdır, kabil-i kıyas değildir.
Şunu da unutmamak lazımdır ki Osmanlı Devleti adaletle ve hakkaniyetle dört asır dünya hakimiyetini elinde bulundurmuştur. Bugünkü devletlerin dünya hakimiyeti ise daha 50-60 yıllıktır.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder