Ramazan-ı Şerif geldiğinde, herkes hayır yapmak için mücadele verdiğinden, hayır müesseseleri çoğu zaman işsiz kalırdı. Yani hayır yapacak fakir fukara bulamazlardı. Başta devlet adamları, zenginler ve hasılı herkes imkanı nisbetinde hayra koşmaya daha bir başka ehemmiyet verirdi.
Zengin fakir bu ayda aynı nimetlere nail olurdu. Konaklar, kimin olursa olsun, hangi makamın sahibi bulunursa bulunsun istisnasız her akşam mükellef sofralar hazırlatır, herkes bu sofralara izinsiz dahil olurdu. Konakların kapıları Ramazan boyu açık olur ve hiç kimseye niçin geldin diye sorulmazdı.
İftara dahil olmuş hususi davetlilerin haricindeki müsafirler yedikleri yemekten dolayı "diş kirası" adı ile yüklü bahşişler de alırlardı. Diş kirası vermek en büyük haslet idi. Bu adeti yapmak için zenginler yarışırlardı. Diş kirası: "Yemeğini yemiş olan müsafire; konağında yemek yiyip, konak sahibinin sevap işlemesine vesile olduğu için teşekküren verilen bir hediye" dir.
Osmanlılar zamanında, Ramazan boyunca aldığı diş kiraları ile, gelecek Ramazan'a kadar geçinen insanların olduğu kaydedilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder