Padişahların 24 saati nerede olursa olsun ibadetle başlar,
ibadetle biterdi. Padişahlar sabah çok erkenden yani güneş doğmadan en az 1,5
saat önce kalkar, güneş doğuncaya kadar ibadet ederlerdi. Bundan sonra bahçede
kısa bir gezinti yaparlardı.
Sabah kahvaltısı tabla ile getirilirdi. Kahvaltı malzemeleri
Enderun denilen iç sarayda kiler odasında saklanır ve kilercibaşının nezaretinde
hazırlanır, çaşnigirbaşı vasıtasıyla da padişaha takdim olunurdu.
Padişahlar eski anane gereği günde iki kere yemek yerlerdi.
Bunun biri kuşluk vakti denilen sabah ile öğle arasında saat 10:00 - 10:30
sularında, öbürü de ikindi vaktinde idi. Daha sonra yemekler üç öğün olduğu
zamanlar da oldu. Padişah, kahvaltıdan sonra Harem Dairesi’nden çıkarak Enderun’daki
Hasoda’ya gider, burada çeşitli hüner sahipleriyle meşgul olurdu.
Toplantı günlerinde ise Kubbealtı’nda kendisine ait yerde toplantıyı
takip ederdi. Toplantıdan sonra Arz Odası’nda sadrazam, kaptanpaşa, yeniçeri ağası,
defterdar ve kubbe veziri gibi resmi devlet adamlarını kabul ederek devlet
işlerini görüşürdü. Toplantı zamanı değilse, resmi devlet adamlarının saraya
davet edilmesi ancak fevkalade günlerde olurdu.
Bundan sonra öğle namazı kılınır ve ardından da öğle yemeği
yenirdi. Bu yemek, sarayda “Kuşhane” denilen hususi bir mutfakta, haremle
dışarısının bağlantısını sağlayan Zülüflü Baltacılar Ocağı mensuplarından Kuşçu
denilen aşçılar tarafından ve çaşnigir (tadıcı) nezaretinde pişer ve kapalı
sahanlara konulup bir tepsiye dizilerek tüle sarılır, mühürlendikten sonra
tablacıbaşı gözetiminde tablakarlar eliyle padişaha ulaştırılırdı.
Padişah öğle yemeğinden sonra şahsi işleriyle uğraşır. Bazen
dinlenir, kitap okur, kütüphanesinde çalışır, yazı yazar, meraklı olduğu bir el
sanatıyla uğraşırdı ki, bütün Osmanlı padişahlarının meslekleri ve ayrı ayrı
sanatkarlıkları vardı. Bundan sonra ikindi namazı kılınır ve istediği kişilerle
ve saray vazifeleriyle görüşürdü. Bu kişiler, haftanın ayrı ayrı günleri için
belirlenmiş ilim adamları, tecrübeli eski devlet adamları, sanatkarlar ,
tanınmış şairler, edipler, hattatlar ve dini ilimlerle mütehassıs kimselerdi.
Bundan sonra akşam namazı kılınır, padişah öğle vaktine göre
çok daha hafif bir akşam yemeği yer ve yatsı namazına kadar yine kendi işleriyle
uğraşır ve bazen de annesi olan Valide Sultan’la görüşürdü. Yatsı namazından
sonra padişahlar odalarına çekilir, çoğu zaman Kur’an-ı kerim ve Tevarih-i Al-i
Osman denilen kitapları okuyup öyle yatarlardı. Hatta bazı sadrazamlar da kendi
köşklerinde bu geleneği devam ettirmişlerdir.