20 Şubat 2015 Cuma

Hareme Yabancı Kimse Giremez

Osmanlı sarayında, padişahın ailesi olmayan bir kişi ne hareme girebilir, ne de padişahın hususi hayatıyla ilgili bir şey görebilirdi. Bu ne görülmüş ne de duyulmuş bir hadisedir. Sarayda vazifeli olanlar bile hayatlarını daima bir sır içinde tamamlarlardı. Sarayda yaşayanların, saray dışına çıkıp, halk arasına karışıp, halkla görüşmeleri kesinlikle yasaktı ve böyle bir bilgi de yoktur. Osmanlı bunu bir devlet geleneği ve siyaseti olarak yapmıştır. Yoksa sakladığı bir suç veya gayri meşru bir iş için değil. Böyle olduğu içindir ki yüzyıllarca bu büyük devlet yapısını ve teşkilatını koruyabilmiştir.
Bu noktada Ayşe Osmanoğlu’nun, harem hayatı hakkındaki sözlerini nakledelim:

“Batılıların, haremi, bilhassa Darussaade’yi, hükümdarların bir sefahat teşkilatı halinde görmeleri, şüphesiz tarihi hadiseleri biraz hissi nazarlarla tetkik etmelerinden ileri gelmiştir. Hatıralarımın daha önceki kısımlarında daima cazip taraflarını hoş renkleriyle anlatmaya çalıştığım Osmanlı Haremi’nde, aslında, gerek hükümdar, gerekse onun kadınları için bir itidal ve fedakarlık rejimi hüküm sürerdi. Hükümdar ile haremleri arasında, çok ciddi kaideler ile sınırlanmış münasebetler vardı. Daha önce babama dair anlattığım bir hatıram, hükümdarın, Darüssaade’de her istediğini kolaylıkla temin ettiğine dair inanışların yerinde olmadığını pek iyi belirten bir misaldir.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder