Fahreddin Paşa, bu Mukaddes Emanetler'i İstanbul'a göndermek suretiyle bütün Müslümanlara büyük bir hizmette bulunmuş ve tarihin en büyük kıymete sahip bir hazinesini kurtarmıştır.
9 Şubat 2015 Pazartesi
Mukaddes Emanetler İstanbul'a Nasıl Nakledildi?
Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkması sonucunda Ravza-i Mutahhara'da bulunan Mukaddes emanetler de tehlikeye düşmüştü. Bu emanetler arasında Peygamber Efendimiz'e ve ashabına ait pek çok mukaddes eşya bulunmaktaydı. Ayrıca Osmanlı padişahları "Hadimü'l-Haremeyn" ( Mekke ve Medine'nin Hizmetkarları) unvanını aldıktan sonra her sene Ravza-i Mutahhara'ya çok kıymetli hediyeler gönderiyorlar ve bunların itina ile muhafazasını temin ediyorlardı. Madden ve manen paha biçilemez kıymette olan hediyelerin ve emanetlerin, isyancıların veya İngilizlerin eline geçme tehlikesi vardı. Fahreddin Paşa bütün mesuliyeti üzerine alarak, İstanbul'a gönderilmek üzere bu emanetlerin bütün vasıflarını gösteren zabıtlar tutturdu. Pek çok nüshası olan bu zabıtlar başta Fahreddin Paşa ve Şeyhü'l-Harem Ziver Bey olmak üzere toplam altı yetkili tarafından imzalandı. 30 parçadan oluşan; büyük elmaslar (Kevkeb-i Dürri), süslü şamdanlar, avizeler, kandiller, askılar, yelpazeler ve çok kıymetli yazma eserlerin de bulunduğu bu eşyalar, içleri teneke kaplı kutulara yerleştirilerek "Hazret-i Nebevi" damgasıyla mühürlendi. Şeyhü'l-Harem Ziver Bey başkanlığındaki bir heyetle 14 Mayıs 1917'de Medine'den, 2 bin askerin koruması altında trenle yola çıkarılan bu emanetler 27 Mayıs 1917'de sağ salim İstanbul'a ulaştırılmıştır.
Fahreddin Paşa, bu Mukaddes Emanetler'i İstanbul'a göndermek suretiyle bütün Müslümanlara büyük bir hizmette bulunmuş ve tarihin en büyük kıymete sahip bir hazinesini kurtarmıştır.
Fahreddin Paşa, bu Mukaddes Emanetler'i İstanbul'a göndermek suretiyle bütün Müslümanlara büyük bir hizmette bulunmuş ve tarihin en büyük kıymete sahip bir hazinesini kurtarmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder