Maalesef bazı tarihçiler tarihi bilgileri çarpıtmaya ve bunlar üzerinde demogoji yapmaya çalışmaktadırlar. Bu gibi şeyler İstanbul'un fethi gibi çok mühim bir hadiseyi birkaç küçük noktaya inhisar ettirip, meselenin özünü gölgede bırakma politikasının bir neticesidir.
Ulubatlı Hasan meselesi hakkında şunu söylemek gerekir ki, İstanbul'un fethi sırasında surlara bayrağı diken bir veya birkaç kişi vardır ve bunlardan biri de Ulubatlı Hasan'dır. Burada önemli olan bu kişinin Ulubatlı Hasan veya başka bir kişi olması değil, önemli olan İstanbul'un fethedilmesi ve bu fethi ismi bilinen veya bilinmeyen birçok kahramanın gerçekleştirmiş olmasıdır. Nitekim ismi tarihe yazılmamış binlerce kahraman vardır.
Tarih kaynaklarında Ulubatlı Hasan hakkında bir bilgiye fetih sırasında Bizans tarafında bulunan Georgios Phrantzes (1401-1477) isimli Bizans tarihçisinin Chronicon isimli eserinde rastlanmaktadır. Bu tarihçi Ulubatlı Hasan ismini verdiği gibi şehre giriş sırasında surlara tırmanış ve sonra Bizans askerlerinin kaçışı ile ilgili bilgilerde vermektedir.
Osmanlı tarih kaynaklarında ise surların üzerine ilk çıkanın kim oldu söylenmeden, bu hadiseye dair bilgiler anlatılmaktadır. İbn Kemal'in Tevarih-i Al-i Osman isimli eserinde bu mesele şöyle anlatılmaktadır:
"Ölülerin yığınlarından hisar duvarına merdiven oldu. Yiğit gaziler, o merdivenden gaza doruğuna çıktılar. Burçların aralarında buldukları düşmanları dağıttılar. Padişahın ak sancağını ki, sabah aydınlığı gibi ufukları nurla doldururdu; uğurlu zafer gününün haberiyle memleketler fetheden askerin kalbini sevinçli kılardı, henüz göğün on iki burçlu kalesinde güneşin ışık saçan yaldızlı bayrağı zuhur etmemişken hisar burcunun kulesine dikip tekbir sesleriyle göğün kapısını inlettiler."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder