Birçok tarihi hadisede olduğu gibi Yıldırım Bayezid Han'ın vefatı hususunda da magazin tarihçileri meseleyi çarpıtmaktadır.
Tarih kaynakları Osmanlı padişahlarının korku hissinden uzak olduklarında ittifak halindedir. Buna karşılık devlet ve milletleri için de çok büyük hassasiyetleri vardı. Mesela Ruhların Özi Kalesi'nde binlerce Müslüman'ı katlettiğine dair haber Sultan Birinci Abdülhamid Han'a bildirildiğinde kendisine felç gelmiş ve bir müddet sonra da vefat etmiştir.
Niğbolu kahramanı ve Osmanlı tarihinde Anadolu Türk birliğinin ilk banisi Yıldırım Bayezid Han da, nihayet esir düştüğü Ankara Muharebesi neticesinde Timur'un yanında üzüntüsünden hastalandı ve vefat etti. Peki, bu meselenin aslı nedir? Buna bakalım. Sekiz ay kadar esir kalan Bayezid'e Timur'un bir esir muamelesi yaptığı doğrudur. Fakat demir kafes hikayesi doğru değildir. Zira, bu hususta kaynaklarda ciddi bir kayda rastlamak mümkün değildir. Demir kafes meselesi, devamlı bulunduğu bir yer olarak değil, belki bir yerden bir yere giderken bindiği taht-ı revan olarak kaydedilmektedir. Diğer zamanlar, çok sıkı bir şekilde gözaltında tutulduğu muhakkaktır. Hatta, onu muhafaza eden nöbetçiler iki katına çıkarılmıştır.
Yıldırım Bayezid Han'ın vefatı hakkında üç rivayet vardır. Birincisi, hastalanarak vefat etmesi, diğeri, demir kafesin demirlerine kafasını vurarak, ya da parmağındaki bir yüzük içinde saklı bulunan zehri içerek intihar etmesi; bir diğeri ise Timur tarafından zehirlenerek vefat etmesidir, Bu rivayetlerden ilki, yani üzüntüden vefat ettiği en doğru olanıdır. Zira, demir kafes hakkında itibar edilecek bir kaynak olmadığı gibi, olmayan bir kafese kafasını vurarak vefat etmesi de söz konusu değildir. İkincisi, parmağında bulunan bir yüzükteki zehri içtiği rivayetidir ki, bu da doğru değildir.
Osmanlı tarihinde nice sıkıntılar içinde kalmış şehzadeler ve padişahlar olmuştur. Onların hiçbirisinin elinde bir yüzük içinde zehir taşıdıklarına dair ne bir kaynak ne de bunu doğrulacak bir bilgi mevcuttur. Yani, böyle bir yüzük hikayesinin tarihi gerçeklerle alakası yoktur.
Yıldırım Bayezid Han'ın oğlu Çelebi Mehmet tarafından kurtarılmak istendiği bilinmektedir. Lakin bu kurtarma teşebbüslerinden, Timur'un haberi olmuş ve Yıldırım Bayezid Han'ı daha sıkı gözaltına aldırtmıştır, Timur, bir gün Yıldırım Bayezid Han'a;
"Seni serbest bırakırsam, oğullarını itaat altına alabilir misin?" diye sorduğunda, Yıldırım Bayezid Han:
"Ben esaretten kurtulayım, onları itaat altına almasını bilirim." diye cevap verince, Timur'un endişesi bir kat daha artmıştı. Bu sebepledir ki, Timur'un Yıldırım Bayezid Han'ı daha sıkı bir hapis hayatına mahkum etmesi, onu iyice sarsmış ve hastalanmasına sebep olmuştur. İşte bu mevzuda birinci derecede delilleri haiz olan vefatı ise hastalığı sebebiyle olanıdır. Timur, ordusu ile Akşehir'e geldiği sırada (8/9 Mart 1403) vefat eden Yıldırım Bayezid Han'ın cenaze merasimi, hükümdarlara yapılan merasim ile Musa Çelebi tarafından Bursa'ya nakledilmiştir.
Yıldırım Bayezid Han; cesaret ve mertlikle eşine az rastlanan, bu iki hasleti neticesinde harbeden ve esir düşen, sonunda da kahrından hastalanıp vefat eden bir Osmanlı sultanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder